NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ أَبِي
الْوَزِيرِ
حَدَّثَنَا
دَاوُدُ بْنُ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الْعَطَّارُ
عَنْ ابْنِ
جُرَيْجٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُمِّ
حُمَيْدٍ
عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَتْ
قَالَ لِي رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
هَلْ رُئِيَ
أَوْ
كَلِمَةً
غَيْرَهَا
فِيكُمْ الْمُغَرِّبُونَ
قُلْتُ وَمَا
الْمُغَرِّبُونَ
قَالَ
الَّذِينَ
يَشْتَرِكُ
فِيهِمْ الْجِنُّ
Hz. Âişe'den (rivayet
edildiğine göre)
Rasûlullah (s.a.v.):
"İçinizde mugarrebler görüldü mü?" buyurmuş, yahutta ("görüldü
mü, kelimesi yerine) başka bir kelime (söylemiş); Ben de:
"Ey Allah'ın
Resulü) "Mugarrabler nedir? diye sordum; (Hz. Nebi):
Kendilerine cinnileriiı
ortak olduğu kimselerdir, diye buyurmuştur.
İzah:
Hattâbî (r.a.)'nin
açıklamasına göre "mugarrab" aslından ve neslinden uzaklaşmış
kimseler dernektir.' Esasen bu kelimemin kökü olan "Gurb" kelimesi
uzaklık anlamına gelir.
İşlerine kendi
cinslerinden kendi yaratılışlarına ve şekillerine benzeyen kimselerin müdahale
etmesinden dolayı, kendilerinde bir yabancılık şaibesi ve şüphesi sezilen
kimselere bu isim verilir. İşte bu nedenle işlerine cin karışan kimselere de
bu isim verilmiştir.
Nihâye'de açıklandığına
göre "Mugarrabûn" kendilerinde yabancı bir' damar bulunan yahutta
yabancı bir nesebden gelen kimselerdir.
Bazılarına göre ise bu.
kelime ile işlerine şeytanın karışıp kendilerine zinayı caiz göstererek onu
emrettiği ve neslini de doğru yoldan uzaklaştırmaya muvaak olduğu kimselerdir.
Nitekim "mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol..."[İsrâ 64] âyet-i
kerimesinde kasdedilen mana da budur.
BezhVl-Mechud yazarının
açıklamasına göre metinde geçen "mugarrabûn" kelimesinden maksat,
besmelesiz yapılan cima mahsûlü çocuklardır. Şeytan cima esnasında onlara
ortak olduğu için doğacak çocuk o kimsenin katıksız çocuğu olmayıp onda
şeytanın da payı olur. İbn Kayyım el-Cevziyye ise Fethü'l-Vedud isimli
eserinde bu konuda şöyle de-' mektedir: "Mugarrabûn" yüce Allah'ı
zikretmeden cima eden ve böyle hareket ettikleri için de çımalarına şeytan
ortak olan kimselerdir. Bazıları ise mugarrabûn insan menisi ile cin menisinden
meydana gelen kimselerdir. Yani damarlarına yabancı cinsten birinin kanı
karışan kimsedir. Nitekim bir hadis-i şerifte Rasulü Ekrem Efendimiz:
"Hel tehıssü minkün-ne imraetün ennel cinne tücâmiuhâ (Ey kadınlar, sizden
bazı kadınlarla cinnilerin cima ettiğini biliyor musunuz?") buyurmuştur.
Resul-i Zişan efendimizi su sözüyle bazı cinnilerin kadınlara aşık olup onlarla
sık sık cima ettiğini ifade buyurmuştur.
Şir'atü'I-İslâm
yazarının Meâlimü't-Tenzil'den naklen yaptığı açıklamaya göre "şeytan
erkeğin zekerinin tepesine oturur, besmele çekmezse onunla birlikte hanımıyla
temas eder, aynı erkek gibi onda da o esnada inzal vuku bulur."
Bütün bu açıklamalardan
da anlaşılacağı üzere galeyan halindeki şehvetin şeytani saptırmalarla harama
kanalize edilmesi pek mümkündür. Bu sebeble insan, cinsî münasebetten Önce
şeytanın tehlikesinden Allah'a na-sıl sığınılacağını Resulü Zişan efendimiz
bizlere şöyle açıklamıştır.
"Müzminlerden biri
karısı ile cinsî münasebette bulunmak istediği zaman: Bismillahi Allahümme
cennebişşeytane ve cennebişşeytane marazektenâ (: Bismillahi Allahım, bizi
şeytandan şeytanı da bize vereceğin çocuktan uzaklaştır) diye dua ederse
şeytan o çocuğa asla zarar veremez."122
Allah Rasûlünün aynı
konudaki diğer bir hadisinde; "Şeytan o çocuğa asla zarar veremez"
cümlesi "Allah o çocuğa şeytanı saldırtmaz."[Ibn Mace. nikah]
Fahr-i kâinat
efendimizin açıkladığı üzere: "İnsan oğluna şeytanın vesvesesi olduğu gibi
meleğin de ilhamı vardır. Bu sebeple kalpde hissedilen hayır, melekten şer de
şeytandandır."[Tirmizî. Tesirül Kur'an]
Kişi cinsî münasebette
bulunduğu zaman ona refaket eden meleklerde ondan ayrılırlar. Kişinin kendi
şeytanı da ona daha çok zarar verme imkânı bulur. Ancak yukarıda mealiyle
birlikte sunmuş olduğumuz duayı ci-madan önce okuyan kimseye şeytan bu konuda
zarar veremez.
Cimadan önce bu şekilde
dua okuyan bir kimseye şeytanın zarar veremeyeceği açıklığa kavuşturulmuş
olmakla beraber, şeytanın bu duayı okuyan kimseye nasıl ve ne ölçüde zarar
veremeyeceği açıklanmamıştır. Ancak İslam alimleri buna şu şekilde yorumlar
getirmişlerdir:
"Şeytan besmelesiz
ve duasiz yapılan cima mahsulü çocuğa zarar verebildiği halde, besmele ve dua
ile yapılan cima mahsûlü çocuğa zarar veremez.
Şeytan, imandan
saptırıp küür bataklığına düşüremez. Şeytan onu büyük günahları işlemeye sevk
edemez. Şeytan dualı çocuğun bedenine zarar veremez. Şeytan işlediği
günahlardan dolayı onun tövbesine engel olamaz. Şeytan bu çocuk üzerinde
sürekli hakimiyet kuramaz." Binaenaleyh nasıl ki çocuk yeni doğduğu zaman
onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okumak o çocuğu şeytanın zararından
korursa (bk. 5105 nolu hadis) cimadan önce yukarıda mealini sunduğumuz duayı
okumak da şeytanın cimaya iştirak etmesini önler.
Musannı Ebu Davud işte
bu sebepten mevzumuzu teşkil eden hadisle yeni doğduğu sırada şeytanın
şerrinden korumak için kulaklarına ezan ve ikamet okunması arasında bir alaka
gördüğü için bu hadisi mevzumuzu teşkil eden "Çocuğun yeni doğduğu sırada
kulağına ezan okunacağına dair" olan baba yerleştirmiştir.
Buda Musannif Ebu
Davud'un "mugarrabun" kelimesiyle cimadan önce Allah'ı zikretmeyi
terk eden kimselerin kasd"edildiği görüşünde olduğunu gösterir.